22.11.2025

 

Kayıp gidiyorsun ellerimden, tutamayacağım. Gideceğini bile bile anın tadını çıkarmak nasıl bana göre olabilir? Seni bir daha öpemeyeceğimi muhakememe nasıl "sağlıklı" bir şekilde alabilirim? Ruhumun gidişteki kamburluğunu yıllar geçse üstümden nasıl atarım? Neyse, ben her istediğinde var olacak o kızım. Sıfatlarım ne eksik ne fazla. İsterdim seninle paylaştıklarımın yeterli olmasını, hatırlamıyorum ki sevgili. Duyumsamaya çalışıyorum hissettirdiklerini, hissetmeye çabaladıklarımı... Nerede o sevda saatleri, herkesin hissettiği o bedenin ruhtan ayrılış vakti? Zihnim ne zamanı, ne seni ne de sana ait olacakları kavrayabiliyor. Neredesin beni ben yapacak kişi? Beni ben "ben" yapmak zorundayım, lanet okuyorum doğru sözü boğazı yana yana içmek zorunda kalanlara! Çocukken genzim yana yana içtiğim hakikatleri kana kana o genzi rahatlatmak için arıyorum. Lanet okuyorum kudurmuş bir köpek gibi! Gülümseyerek selamlıyorum kurgu kitaplardaki ilahi karşılıksız sevgiyi. Bana yalan söylediniz, karşılıksız sevginin benim gerçekliğime uygun olduğu yalanını! Çağın ruhuna da selam olsun, bu ruha uymayana da... Ruhsuzu da, ruhun ta kendisi de, çağdışı olan da sevdalı. Şekerrenk sevdamda ya da Dersaadette yazılmadı işbu mektup, mevzubahis ben ve ben olan olduğu için Ankara'da yazıldı. Vurdum kendimi kalemin yüceliğine, sınırları yoktur sanırdım. Kaçımız kendimizin aynadaki sefil suretinden kendimizi zindan ettiğimizi anlar ki? Kaçımız anlayıp bunun muhteşemliği altında ezilmeden kalabilir? Dökülüyor hakikatler, hayatta biriktirdiğim her şeyin avucumdaki boşluktan sıvıştığı gibi. Yaşamak ve ölmek kadar yalanmış yaşamı da ölümü de oluşturanlar. Hepsi edebiyat ölçütlerince kurgu değil mi nihayetinde? 

Bu yazıları kimsenin anlayamaması dileğiyle. 

Yorumlar

Popüler Yayınlar