Tercüme-i Istırap: 317 Gün
Sevgili ben ve kırılmış insanlar, hepimiz tamamıyla kaybettik. Bu can yakıcı Akdeniz esintilerindeki acılarımın minik tercümesidir. Kalemin ağırlığında yepyeni bir krallık var, benim krallığım. 317 Gün, yaşadığım acıların süresini belirten bir zarf tümlecidir. Uykuya olan hasretimi en detaylı anlatan bir tercümedir.
Sayıyorum, ne kadardır hakikatsiz yaşadığımı. Ne kadardır sükun ve lakayıtla uyuyorum? Rüyalarımda; hatıralarımda, neyimde “sükun” var? Kapatıyorum gözlerimi, sorgulanan bir tanrı inancı. Açıyorum gözlerimi, inancımı sorgulatanlar! Zaten nedensizdir ki sözde en kalender, en inançlısıdır bütün kaoslara sebebiyet verenler. Rüyalar alemine daldırıyorum kendimi, zorla. Rüya mı kaldı alemlere dalıyorum? Giriyorum kâbus istemcisine her ayın çöküşünde, seçiyorum hayatımın enkazını. Bir lanetli uykudur; uyursun, kaçtığını sanarsın. Biliyorum, her dalışımda bu lanetli uykudan kaçamayacağımı. Acılarımdan, eksikliklerimden ve yetemediklerimden. Bazen aradığım mükemmeli görürüm bu uykuda. Bazen sadece boşluk, bazen de saatler -hareketli, hareketsiz, sahibini bekleyen, beklemeyen ve tanrının yarattığı durmayan muhakeme.- tıkırdar sadece başında. Bekler dururum hafızamın silinmesini, her bir silinişte bir kabuslarımın yok oluşunu ve en önemlisi, beni hasta eden hastalıklıların tedavi altına alınmasını. Bunun olacağına inanmıyorum. Ne geçmişte ne gelecekte ne de günümüzde, her yerde olacak, hiçbir zaman o hastalıklı ruh tedavi edilmeyecek. Ve benim görüşümce, hasta insan yoktur, onu hasta eden enfekte birey vardır. Aslında ruhunun tedavi edilmesi gereken bir deli değil, delirtendir. Belki ben gibi sizler de tedavi olabilme ümidiyle uyursunuz, delirtenler, umarım. Çünkü hepimiz bu umutla uyusak hayatta ne kaybedebilir, en önemlisi, ne kaybettirebiliriz. Kazandıklarım ve kaybettiklerimin inancının yanında 317 gün boyunca inandığım bir efsane vardır, efsaneye göre; Mr. Sandman adında bir canlı, uyuyan çocukların göz kapaklarına kum serper, çocuklara rüyâ getireceğine inanılırdı. Her uyuyuşumda dilerim gözlerime sihirli kumunu serpmesini, dilerim en ateşli aşkların, en hakikatli rüyaları bahşetmesini! İnançlar aptalların işidir derdim, ne çok inançtan bahsetmiş ve bahsedeceğim. Muhtemeldir ki gerçeklerden kaçarken verdiğim minik imtiyazdır satırlarımdaki haykırışlarım. Tanrının saatinin tıkırdayışı ve gerçekliğe ağlayarak dönüşüm. Kafamda sesler yankı ediyor, “Gözlerin bugün yağmurlu mu, bu yağmur ıstıraplarını tercüme edeceğin tek vakittir. Bir imtiyazda bulun ve boğulmalarınla ıstıraplarını tercüme et.” kendi kendimle savaştığım bir konudur, “benim gerçekliğim nedir ki uyanmak istemem?” Gelecek kaygılarım, yetersizliklerim ve maddi imkânsızlıklarım, zaten bunlar varken yaşamanın anlamı mı kalır ki? Okuluma gelirim, kendimden verdiğim ödünün yanı sıra benimle yarışanlar vardır. İnanmıyorum, birinin benimle yarışmasının iyi olduğuna, başarılı olduğuma. Kitabımı açarım, her kitap açışımda eksiklerim gelir karşıma. Neden hiçbir manada asla yeterli olamayacağız? Çocukken ailene, büyüdüğünde kendine ve evlendiğinde eşinle çocuklarına... Hangimiz ne zaman yeterli olduk? Okulda da işte de hep bir şekilde yeterli olup yükselmeye çabaladım, çabaladık. Başarıya inanmıyorum, yıllardır iğrenç bir çaba içerisindeyiz, ne zaman herkes bir yere ulaştı? İmkânsızlık, imkânsızlık ve yine imkânsızlık!
Haykırışlarımda yukarıda saydığım tek bir şeyi açıklamayacağım, çünkü yalnız olmadığımı biliyorum, en azından belirli bir süreliğine. Tek yapabildiğim ıstırapları izlemek ve kafamda tercüme denemeleri yapmaktır. Kendimce uykusuz zamanımın, diğerlerince ise sadece onların zamanlarının tercümelerini denerim. Şayet okuduğunuz bu haykırışlar kendi kaybettiğim oyunun fragmanıdır. Hayatımızda her zaman imkânsızlıklar, yetersizlikler ve eksiklikler bulunacaktır. Dilerim ki bunları göremeyecek kadar aptal, gördüğünüzü unutacak kadar vurdumduymaz, özgür olamayacak kadar köle olunuz. Çünkü aptallar zeki değildir ve zekiler hakikatin farkındalığından dolayı mutlu olamaz, çünkü hayat hassas yüreklere -her şeyi hatırlayan ve umursayan kibar yüreklere- cehennemdir, çünkü köleler özgürlerden daha özgürdür!
-Cemre Ceylin Ö.
Yorumlar
Yorum Gönder